BİZ KÖSTEKLEMEYE DEVAM EDELİM…

15 Temmuz 1978 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. Ailesinin Hollanda (Kaatsheuvel kasabası)’da işçi olması sebebiyle çocukluk yıllarını Hollanda’da geçirdi. Babasının 1992 yılında Hollanda’da vefat etmesi üzerine ailesiyle birlikte kesin dönüş yaptı ve ortaokul-lise öğrenimi memleketi Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde; üniversite öğrenimini ise Bursa Uludağ Üniversitesi’nde tamamladı.

İdealinde öğretmenlik vardı ama öğretmenliği bir taşra kasabası veya ilçesinde yapmayı hiç düşünmüyordu. Yurt dışında kalması, Bursa gibi imkânları çok olan bir yerde yetişmesi onun daha az imkânı olan yerlerde yaşayamayacağı hissine kapılmasına yol açtı. Üniversitede okurken evlendi. 2003 yılında Üniversiteyi bitirdi, öğretmenliği kazandı.

Şimdi işi garantiye almanın tam zamanıydı. “Tayinimin çıktığı yer yaşayamayacağım bir yer olursa eş durumundan tayin isterim” diye eşi Esra’yı bir kasap dükkânında sigortalı gösterdi.

2003 yılında Adıyaman’a atandı. İmam Hatip Lisesinde Temel Eğitim Kursunu tamamladı. Kurs süresi içinde eşinin doğum yapacağı haberi geldi, ancak Kurs Müdürü’nün “gidersen kursunu yakarım” demesi üzerine eşinin doğum heyecanını, çocuğunun olma sevincini tadamadı.

Aynı yıl Sincik Yatılı Bölge İlköğretim Okulu’na atandı.

Atandığı ilçeyi, okulu, yolları, çevreyi görünce içinde bir ürperti başladı. İyi ki eşini sigortalı yaptırmıştı, derhal eş durumundan tayin isteyecekti. Fakat staj süresi onun hayata bakışını değiştirdi.

“Ben buraya atandımsa, buranın bana ihtiyacı var. O nedenle burada çalışıp, çocukları daha iyi şartlarda okumasını sağlamam lazım” diyerek, “hata” olarak gördüğü eşine yaptırdığı sigortayı iptal ettirdi. Sonra evini, eşini, çocuğunu Sincik’e getirdi.

Farklı bir şey yapmalıydı, öğrencileri iyi şartlarda eğitmeli, bulunduğu ortama güzel hizmet etmeli ve aldığı maaşı hak etmeliydi.

Avrupa Birliği yanlısı olduğu söylenmezdi. Ona göre “Özümüzü kaybetmeden” Avrupa Birliği’ne girmeliydik ve asla “taviz” vermemeliydik.

Avrupa Birliği’nin Okul Projelerine kafa yormaya başladı. İngilizcesinin olması en büyük avantajıydı. Önce “proje nasıl yapılır”ı öğrendi, ardından proje geliştirmeye başladı. Sonra Avrupa Ülkelerindeki okullarla İnternet yardımıyla diyaloglar kurdu, görüşmeler yaptı ve uzun süren çabalarının sonucunu almaya başladı.

Artık Sincik YİBO’nun vekil Müdürüydü ve okul imkânlarını daha da iyileştirebilir onun deyimiyle “öğrencilerin daha iyi eğitim alması için her yol denenirdi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mir Dengir Mehmet Fırat’la bir toplantıda tanıştı. Hazırladığı dosyayı ona sundu ve okul ihtiyaçlarını sıraladı. Fırat’ın gözü Okul Müdürünü tutmuş, heyecanını anlamıştı. 55 bilgisayar bir süre sonra okulun laboratuarını oluşturmaya başladı bile. Kurduğu kütüphaneyi bir başka odaya taşıdı, bilgisayarları öğrencilerin hizmetine sundu.

Üzerinde çalıştığı Avrupa Birliği Okul Ortaklıkları (Comenius) projelerinde başarılar gösteren genç ve idealist öğretmen, bununla da yetinmedi. Sincik’ten 8 okulun AB tarafından desteklenen projelerle Avrupa Birliği Okulu unvanı almalarını sağladı. Bu arada mezun olduğu Mustafakemalpaşa Lisesi’ni unutmadı, onu da listeye dahil etti.

2006 yılında ise geliştirdiği (Sincik’ten 6 okulun Besni’den Kemal Tabak Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun ve Gaziantep Nizip’ten Nizip Yatılı İlköğretim Bölge Okulu) gibi halen kabul edilmeyi bekleyen projeleri var. Muhtemelen Ağustos ayında belli olacak olan bu projelerle birlikte hazırlayıp, kabul gören projelerinin sayısı hayli artmış olacak.

Yukarıdan beri anlatmaya çalıştığım kişi, Sincik YİBO Müdür Vekili Engin İlhan…

Bizim buralarda genç bir öğretmenin bu kadar başarılı olmasını çekemez, hemen ardından bir sürü dedikodu da beraberinde gelir. Ama Engin öğretmen bunları çok şükür şimdilik yaşamadı. Düşüncesi bu başarıyı kaldıramayanlar farklı şeyler söylediler, “siyasete gireceğini” belirttiler, “çocuklarımızı misyonerlik tuzağına düşürüyor” dediler, “işi gücü bırakmış Avrupa’yla uğraşıyor” dediler ama Engin öğretmen bütün bunlara sadece gülüp geçti.

“Ortada, havuzda duran bir para var. Bu parayı biz almazsak başka okullar, başka ülkeler alacak. Adıyamanlı, Sincikli öğrencilerimizin buna ihtiyacı var. Biz Avrupa’ya gittiğimizde de, burada da inancımızı, bayrağımızı en üstte tutmasını biliyoruz. Önemli olan özünü kaybetmemektir; Avrupa Birliği sürecinde Avrupa kültürünün etkisi altında kalmamak, kendi kültüründen onlara bir şeyler vermektir” diyor.

Özellikle ilimizin, ilçelerimizin ve köylerimizin Engin İlhan gibi öğretmenlere ihtiyacı var. OKS’de, OSYS’de aldığımız kötü puanları Engin öğretmen gibi fedakârlık yapanlarla aşacağımıza inanıyorum. Onun gibi olmak isteyenleri ürkütmek bu kente bir şey kazandırmaz, aksine çok şey kaybettirir.

Son iki yıldır büyük bir dikkatle izlediğim Engin İlhan’ın çalışmalarını hafta sonu, doğum ve doğum gününe denk gelen bir günde yerinde görme imkânı buldum. Basından arkadaşlarla birlikte gittiğimiz Sincik’te “böyle öğretmenlerimizin sayısının çok olması gerektiğini” düşündüm.

Umarım, Engin İlhan’ın bu çabaları sonuçsuz kalmaz ve Sincik, bir türlü kıramadığı kabuğunu genç, idealist bir öğretmenin çabalarıyla kırar.

Engin öğretmenin yanında oldukları, onu destekledikleri için bütün Sinciklileri, görev yapan İlçe Kaymakamı Fatih Aksoy’u, Belediye Başkanı’nı, İlçe Emniyet Amiri’ni, İlçe Milli Eğitim Müdürü’nü ve tabii ki İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Bağlıtaş’ı tebrik etmek gerekiyor.

Ya Adıyaman?!…

Kösteklemek var ya, yetmez mi?

 

Naif Karabatak

Yeni Adıyaman Gazetesi